2020 -2021 ORYANTASYON

OKULA BAŞLIYORUM!

Okula başlamak çocuk için bağımsız bir birey olmanın ilk basamağıdır. İlk defa ailesinden ayrı bilmediği bir ortamda, tanımadığı insanlarla bir araya gelir ve ilk defa kendisinden başarması beklenen ciddi sorumlulukları vardır. Bu nedenle, çocuğun bir miktar kaygı yaşaması normal bir durumdur. Aile bu kaygıyı normal karşılamalı ve mümkün olduğunca soğukkanlı davranmalıdır. Biz yetişkin bireyler olarak yeni bir ortama girdiğimizde nasıl bir gerginlik hissediyorsak ama zamanla rahatlıyorsak çocuğumuzun da duyguları bu yönde olacaktır. Eğer anne baba kaygılanırsa çocuk bu kaygıyı hissedecek ve “annem babam kaygılandığına göre kötü bir şeyler var” diye düşünerek korkacaktır. Bu nedenle anne baba her ne olursa olsun sakin davranmalı, soğukkanlı olmalıdır.

               Okula yeni başlayacak çocuğa onu teşvik edecek, okula isteğini artıracak konuşmalar yapmak, okul eşyalarını birlikte seçmek, çocukla duygularını paylaşmak faydalı olacaktır. Gideceği okula önceden götürüp göstermek, okulda neler yapılacağını anlatmak gerekir. Neden okula gitmemiz gerektiği çocuğa açıklanmalıdır.

OKUL OLGUNLUĞUNA ERİŞEN ÇOCUK MU, OKUL FOBİSİ YAŞAYAN ÇOCUK MU?

Ancak çocuğunuz;

OKUL FOBİSİ

Okul fobisi, kuvvetli bir endişe nedeniyle çocuğun okula gitmeyi reddetmesi ya da bu konuda isteksiz görünmesidir. Okul fobisi olan çocuklar, okula olan isteksizliklerini tipik bir biçimde bedensel yakınmalarıyla dile getirmeye çalışan, bu nedenle kendilerini evde tutma yolunda anne-babalarını ikna etmeye çalışan çocuklardır.

Okul fobisinin nedenleri nelerdir?

  1. Ayrılık Endişesi: Anne babadan ayrı kalmanın getirdiği mutsuzluktur.
  1. Yeni deneyimlerle baş etme: Güçlüğe neden olan faktörlerden bir diğeri de çocuğunuzun değişim ve yeniliklerle baş etme ihtiyacıdır. Farklı bir ortama girme yabancılarla tanışma okul kurallarını öğrenme, kişisel disiplini geliştirme, grup projelerinde yer alma gibi deneyimler söz konusudur.
  1. Gerçekçi olmayan yüksek beklentinler: Yetişkinlerin beklentileriyle mücadele etmek, bazı çocuklarda strese yol açan başlıca etkendir. Bu daha çok, çocukların başarılarında mükemmeliyetçi bir tutum benimsemek şeklinde kendini gösterir.
  1. Kendini yalnız hissetme: Arkadaş edinme konusunda yetersiz ya da isteksiz gibi görünen utangaç ve çekingen çocuklar, yalnızlığa ve reddedilmeye mahkumdurlar. Örneğin arkadaşlarından daha parlak ya da durgun olan bir çocuk arkadaşlarınca alay konusu olabilir ya da soyutlanabilir.

Ailelere öneriler?

Bu tip çocukların ele alınmasında anne-baba ve öğretmenle işbirliği çok önemlidir. Çocuklar okula gitmek istemedikleri için cezalandırılmamalı, suçlanmamalı, okula gitmesinin gerekliliği konusunda tüm aile fertleri ve öğretmen tarafından net bir tavır sergilenmeli, çocuğu okula özendirici ve destekleyici olunmalıdır. Okulun önemi çocuğun anlayacağı bir dille açıklanmalıdır. Okula gitmeden önce yapılan uzun vedalaşmalar çocuğun uzun süreli bir ayrılık kaygısını tetikleyeceğinden, kısa bir veda yeterlidir. Çocuğun sınıfa katılımı aşamalı olarak gerçekleştirilebilir, ancak çocuk mutlaka okula gelmelidir. Okul fobisi kendini gösterdiğinde ve ailenin çabaları sonuçsuz kaldığında, çocuk okula gitmeyi ciddi biçimde reddediyorsa, bir çocuk psikiyatrisine danışılmalıdır.

-          Sabırlı, tutarlı ve kararlı bir tavır içinde olunuz. Sorunu görmezlikten gelmek ve bir sonraki yıla havale etmek; ancak çözümü zorlaştırır.

-          Okul korkusuyla baş etmede yapılacak ilk iş çocuğun olabildiğince çabuk okula geri dönmesidir.

-          Çocuğu okula gitme zorluğu nedeniyle cezalandırmayın, küçük düşürücü sözlerle aşağılamayın. Çocuğun bunaltısı ile oluşan belirtileri şımarıklık, ilgi çekme arzusu ya da sizi kızdırmak için yapılan davranışlar gibi yanlış yorumlamaktan kaçının.

-          Eğer çocuğunuzun sağlığı konusunda endişeli iseniz doktor kontrolü yararlı olacaktır. Aksi halde okula gönderin ve öğretmeni durumdan haberdar edin, çocuğunuz ciddi bir şekilde hastalanırsa sizi arayıp haber vermelerini isteyin.

-          Okula gitme vakti dışında bir zamanda çocuğunuzla okul korkusu hakkında konuşun.

-          Çocuğunuz okula geç kaldığında, servisi kaçırdığında, mutlaka onu okula göndermek için başka çözümler geliştirin ve en kısa zamanda okula gönderin. Bazen çocuğunuz kendiliğinden eve dönebilir, bu durumda da yapmanız gereken onu okula geri göndermektir.

-         Çocuğunuzun akranları ile zaman geçirmesine yardımcı olun.

-         Okula gitmediğinden dolayı çocuğu suçlamamalı, korkusu ve gözyaşlarıyla alay edilmemelidir.

-          Okula gitmediği için çocuk suçlanmamalıdır. Bu sıkıntılı durumun geçici olduğunu, bazı başka çocuklarda da görüldüğünü ve kolaylıkla iyileştiğini çocuğa anlatılmalı.  Evde drama yaparak okuldaki ilişkiler canlandırılabilir. Anne kendi öğrencilik fotoğraflarını gösterebilir.

-          Eğer sorun zor ise çocuğun bir iki saatliğine daha sonrada tam gün okula gitmesini sistematik bir yaklaşım kullanarak sağlayın.

-          Okulda olduğu zamanlardaki ayrılığın geçici olduğunu anlatılmalıdır.

-          Çocuk okula gideceği gün, aile üyelerinin sıradan bir günmüş gibi davranmaları, korkuyu çağrıştıracak ya da tetikleyecek davranımlardan uzak durmaları gerekmektedir.

-          Vedalaşmaları çabuk ve kısa süreli tutarak, gerekli açıklamaları yapıp, ayrılıkların doğal olduğu hissettirilebilir.

-          Çocuğa neden okula gitmesi gerektiği ve gitmezse neler kaçıracağı anlatılmalıdır.

-          Ona gününüzün nasıl geçeceğini anlatıp, onunla gününün nasıl geçtiği hakkında konuşmak her ikinizi de rahatlatabilir

-          Çocuğun endişeleri, duyguları üzerinde konuşmak, hem sıkıntısını paylaşmasını hem de anlaşıldığını hissedip rahatlamasını sağlar.

-          Anne babanın beklenti düzeyini gerçekçi kılıp çocuğa zaman tanıması korkuyu yenmesini kolaylaştırabilir.

-          Çocuk okula başlamadan önce okul ve öğretmenler tanıtılmalı okul ve öğretmenlerle ilgili doğru olmayan abartılı şeyler anlatılmamalı.

-          Okul alışverişlerine çocukla birlikte çıkmak ve satın alınan araç ve gereçlerle ilgili mülkiyet duygusu geliştirmesine yardımcı olmak okulu sevmesini sağlayabilir.

-          Okulla ve öğretmeniyle yapıcı işbirlikçi bir diyalogun kurulması çocuğun yanında öğretmeninin eleştirilmemesi gerekmektedir.

Okul fobisinde hangi aşamada bir uzmana gidilmeli?

Gelişim sürecine bakıldığında çocukların  küçük yaşlardan itibaren çeşitli korkular geliştirdikleri görülmektedir. Bu korkulardan bazıları doğal korkular olup, çocuklarımızın çevreye adaptasyonunu ve çevreyle baş etmesini sağlarken, bazı korkular çocuklarımızın gelişimi ve yaşantılarını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Okul korkusu da bunlardan biridir.

Bu durum birkaç haftayı geçmedikçe normal olarak kabul edilmekte ve okul fobisi olarak adlandırılmamaktadır. Ancak durum, birkaç hafta sürdüğünde ve çocuğun okuldan soğumasına yol açtığında, evde uygulanan yöntemlerden hiçbir sonuç alınamadığında, okula bakış çocuk için bir tür fobiye dönüşmüştür denebilir. Bu noktada bir uzmandan destek alınması uygun olacaktır.

SIKÇA SORULAN SORULAR

Çocuk kadar anne-babalar için de ayrılık zordur ve her iki taraf için de önemli bir sınavdır. Çocuğun ayrılık kaygısı yaşama olasılığını büyük ölçüde ebeveynlerin tutumu belirler. Onlar, yansıtmadıklarını söylerler fakat çocuklar hissederler. Kendi kendilerine çocuklarının güvenilir ve olması gereken bir ortamda olduğunu telkin etmeleri ve okula başlamasının onlardan koptuğu anlamına gelmediğini düşünmelerini önerebilirim.

Aynı kaygıları hisseden başkalarını görmek bir çok insanı rahatlatır. Grup terapilerinde de kullanılan bir yöntemdir esasında. Bazı durumlarda ise yalnız kalmak başa çıkmayı kolaylaştırabilir.

 Ayrılık kaygısı duyan çocukları tenefüslerde annelerinin orada olduğunu görmek rahatlatabilir. Her tenefüs çocuğun yanında olunması arkadaş edinmesini ve eğlence ile geçirilecek zamanı kaçırmasına neden olur. Çocuğun zihninde okulu görüş saatleri olan bir cezaevine benzetmeye gerek yoktur. Bireyselleşmeye başlayacağı bu en önemli adımı atmasına ve başarmasına izin verin.

Gelişim açısından yaşıtlarının gerisinde bir durum söz konusu ise öğretmenle paylaşılması gereklidir.

Birçok öğretmen okula yeni başlayan çocuklara tuvaletleri geldiği zaman izin alarak gidebilecekleri gibi bazı kuralları ilk gün anlatmaktadırlar. Okul açılmadan önce çocuğu okula götürerek okulun yerini, sınıfını, kafeterya ve tuvaletlerinin nerde olduğunu göstermekte yarar vardır.

 Alerji veya başka bir kronik hastalığı olan çocukların öncelikli olarak sınıf öğretmeni ve okul hemşiresi bilgilendirilmelidir. Acil durum olursa nasıl yaklaşacakları ve hangi noktada aileye haber vermeleri gerektiği anlatılmalı gerekirse yazılı olarak da verilmelidir.

Gıda alerjisi yok ise okulda yemesine izin verilmesi daha uygun olur. Farklı beslenme ile okula giden çocuk arkadaşlarından izole gibi hissedebilir. Uyumu ve eşitliği bozan davranışlardan kaçınmakta fayda vardır. Ayrıca evde yemeyen birçok çocuk, okulda arkadaşları ile birlikte oldukça rahat yemek yiyerek ailesini şaşırtabilir.

Sıklıkla sorulan bir sorudur. "Sevmedim!" derse B planı var mı? Yok!

Hoşlanmadığı ilk durumda "Ben öğretmenimi sevmiyorum" diyebilmesine yol açılmasından başka bir işlevi olmayan bir sorudur. Bunun yerine öğretmeninin olumlu özelliklerinden bahsetmek çocuğun öğretmenine karşı olan ilgi ve sevgisinin desteklenmesine yardımcı olacaktır.

Öğretmeninin adı, fiziksel özellikleri, çocuklarla arasının ne kadar iyi olduğu ve ondan bir sürü yeni şey öğrenebileceği anlatılabilir. Eğer mümkünse önceden tanışması, okul açılana kadar kendi içinde öğretmeni kabullenmesine  yardımcı olacaktır.

Okul ve öğretmenin kurallarına siz uymaz iseniz çocuğunuz da sizin yolunuzu takip edecektir! Çocuğunuzu okula teslim ettikten sonra emin ellerde olduğunda inanın ve bırakın bireyselleşme ve okul hayatı resmi olarak başlasın. Okula başlaması çocuğunuzun sizden koptuğu anlamını taşımaz, sadece iletişim biçiminiz değişir.

         

Ebeveynlerin merak etmesi doğaldır. İlk günlerde bu bilgileri almak isteyebilir. Çocuğun bunu öğrenmesi, ebeveynlerinin tedirgin olduğunu düşünmesine neden olabilir. Bu da okulun endişe verici bir yer olabileceği düşüncesini doğurabilir. Eğer çocuğunuzla daha önceden kurulan güçlü bir iletişim varsa tüm bunları çocukla sohbet ederek öğrenebilirsiniz. Bazı çocuklar okulda yaptıklarını anlatmayı sevmez. Zorlamamalı ve okuldan her şeyin yolunda gittiği geri bildirimi alınca bu rahatlamak için yeterli olmalıdır.

Daha çok küçük yaşlarda çocuklar hoşlanmadıkları durumlarla başa çıkmayı öğrenmeye başlarlar. Bunu öğrenmeleri biraz da ebeveynlerinin izin vermesine bağlıdır. Sıkıntı duyduğu her durumdan onu kurtaran ebeveynler, çocuğun hayatla başa çıkma mekanizmaları geliştirmesine istemeden engel olmuş olur.  "Arkadaşımı sevmiyorum, istemiyorum…" cümlesinin nedenlerini onunla konuşmak ve bir çözüm yolu arayışına girmek, izleyebileceği bir kaç alternatif yol göstermek arkadaş ilişkilerinin olumlu gelişimine katkıda bulunmaktadır. Aksi takdirde en ufak bir sorunda hiç kafasını yormadan sizden yardım talep edebilir ve bağımlı mutsuz bir kişilik yapısı geliştirebilir.

UZMAN PSİKOLOG